’MinorityReport0’ adı altında yapılan çalışmalar, her şeyi amaçsız zannedenlerin bilinçlenmesi için birer örnektir.

7 Aralık 2013 Cumartesi

Psikolojik Hastalıkların Yansıtılması.

Çocukluktan başlayan yönlendirmenin bir kısmından bahsetmek istiyorum.

Örnekler yeterli olmayacaktır belki. Çünkü yönlendirmeler kapsamlı ve bazı kitlelerde kültür, adet haline gelip alışılmış bir durum olduğundan aykırılığı anlaşılmıyor. Belki ayrıntılı incemelerle anlaşılır hale gelir. Kişinin yönlendirmeden arınması için ise ancak bu yaşam tarzına maruz kaldığı halde başkalarına göre değil de tüm bunlardan sıyrılıp olması gerekeni aramasıyla olur.

Kendi arabanı sürmen yani kendi kararlarını kendin alman kolay değildir. Yönlendirilmek ise başkalarının senin adına karar vermesidir ki kolaydır ve suçlulular da hazırdır. Ama bir kez bile kendi kararlarını alıp sadece Allah’a yönelerek hareket etmenin hazzını da hiçbir şey veremez.

İslam’a inananların bile unuttuğu şey iyi ve kötüyü Allah celle celaluhu yaratmıştır. Eş olmayı da çoğalmayı da cinsel dürtüyü de. Ve bize kendimize zarar vermeden huzurlu yaşayabilmemiz için de bir rehber göndermiştir. Her zaman aşırıya giden kullardır ve tüm bu ikiliği yaratanın Allah celle celaluhu olduğunu unutan. Onu tanımamalarından ve O’nun sıfatlarını bilmemelerinden kaynaklanan ve bir ömre mal olan bir körlük bu.

Nasıl bulaşıcı fiziki hastalıklar varsa, yansıtılan psikolojik hastalıkların da bulaşıcılığı söz konusudur.

1 erkek 1 kadın, 128. bölüm.

Zeynep’in Ozan ile evliliklerinin bir türlü gerçekleşememesi sonucu oluşan travmanın trajik bir şekilde yansıtılması.

Komedi filmleri ya da dizileriyle istenilen duygu ve mesaj rahat bir biçimde izleyiciye aksettirilir. Seni güldürdüğü için tehlike görmezsin ve yansıtılanı daha çabuk kabullenirsin.

Bunun dışında birçok dizi ve filmde eşlerin birbiriyle olması gerektiği gibi cinsel birlikteliklerini sürdürmeleri değil de normal dışılık, seks düşkünlüğü, aşırılık ve sapkınlık işlenmesi birçok soruna ve aşılmaz rahatsızlıklara sebebiyet verir.


Black Snake Moan filminde, Rae’nin eskiden yaşadığı travma sonucu ortaya çıkan psikolojik rahatsızlığı işleniyor. Lazarus ona kendince bir tedavi uyguluyor. Bu yöntem ve Rae’nin yaşadığı bilincimizde yerini alıyor ve psikolojimiz güçlüyse bile bizi derinden sarsıyor.


Spring breakers.

Sadece cinsellikte değil. Aile, arkadaşlık ve toplum ilişkilerinde de birçok sorun oluşturacak rahatsızlıkları yansıtarak davranış bozukluğuna sebebiyet vermektedirler.

İnsani duyguların hastalığa dönüşmesi.

Birçok gençlik dergisinde “gençlerin tarzı ve cinsel hayatı” gibi konulara rastlarız ve bize tüyolar verirler. Genelde hep bir gizlilik ve aldatma da işlenir. “Bu başınıza gelirse ne yaparsınız, nasıl anlarsınız” falan felan. Bir kişiye kırk kez deli dersen deli olur misali gibi. Aldatma, gizli ilişkiler, yaşça büyük kişilerle aşk yaşamak ya da tam tersi, menfaate dayalı ilişkiler gibi konular filmlerde ve dizilerde sıkça işlenir.


Bir bebeğe hangi dili konuşursan ve hangi hareketlerle yaklaşırsan onu kopyalar onu öğrenir. Genç de o bebeğin yıllar sonraki halidir. İdrak gücü artsa dahi görüp öğrenme genelde daha baskındır. Bir de aile içerisinde gerektiği gibi ilgi gösterilip eğitilmiyorsa sorgulama süreci başlamaz ve hep kolaya kaçmayı tercih eder. Mutlu gibi görünen kitle ne yapıyorsa onu yapar. İşte art niyetli dünyevi düzenin yaşam tarzını işleyen medya bu boşluğu doldurur. Hiç görmediğin belki göremeyeceğin hayatları sana gösterip seni yönlendirir. Medya art niyetli düzenin elinde olmasaydı dünyadaki en kıymetli hazine olurdu. Ama Allah’ın düzeni öyle bir düzen ki ne kadar tuzak kursalar dahi bir kişi neyi hakediyorsa eninde sonunda ona sahip olur. İlahi adalet.

Hayat bir partidir anlayışı.

Art niyetli dünyevi düzenin yaşam tarzını bu kliplerdeki karelerden anlamaya çalışırsak.


 Christina Aguilera, dirrty.

Christina bu klibinde o tatlı Christina değil. Orada neler olduğunu da anlatmama gerek yok sanıyorum. A bir dakika orada küçük çocuğun ne işi var. Şu işi var ki, bu yaşam tarzı seni doğduğundan itibaren kapmanın yollarını arar. Aileni eğitir ve yansıtılan tarzda kadın ve adam gibi giyinen ve hareket eden çocukları ortaya çıkartır. Olmadıysa da pes etmeden tüm yolları dener.

Bu klipte diğer anlatılmak istenense bu yaşam tarzının yani cinsel sapkınlığın bazı kitlelerde çocukluktan itibaren başlamasıdır. Christina’nın çocukluğu gibi.


 J Balvin’in, tranquila



 Kat DeLuna’nın, drop it low


Iggy Azalea'nın, pussy


Willow Smith’in, whip my hair (ki kendi de bu klipte çocuk)

 
Chris Brown’ın, wall to wall klibinde olduğu gibi.
 
Bize düşen “tüh bu düzene” demek değildir. Ne kadar gidecek yolumuz olduğunu bilmediğimiz için her adımımızı hangi yöne attığımızı bilerek hareket etmemizdir. O zaman artık direksiyondan kalk denildiğinde yani öldüğümüzde pişman olmayız. Elimizde olup da değiştiremediklerimiz için endişelenmeliyiz, elimizde olmayan için değil.



24 Eylül 2013 Salı

Aklın Yolu Birdir Eğer Kontrol Edilmiyorsa.

Not: Bu yazıyı özel takipçilerime ithaf ediyorum.

Bu kez farklı yazmak istiyorum. Sana yazmak istiyorum. Senin kim olduğunu, nerede yaşayıp, kaç yaşında olduğunu bilmiyorum. Neler yaşadığını, kolaylıklarını ve zorluklarını ve tecrübelerini bilmiyorum. En az bir ortak noktamız var onu biliyorum. Aynı dünyada yaşıyoruz.

Yaşadığımız şimdi, eski zamanın son sürümü aslında. Bizler bu çağa gelmiş insanlarız. Ne öncesine ne sonrasına. O yüzden bu çağın eğlencesi bizim sıkıntısı da bizim. Çağımız geçmişin tecrübeleriyle dolu fakat gerçek tarihin saklanması, dinin yanlış aktarımı, karalanması ya da karmaşıklaştırılması sebebiyle bu tecrübeden menfaatlenemiyoruz. En önemlisi ise dinden bağımsız dünyevi bir düzenin var olması. Bu dünyevi düzen çoğunlukla objektif ve empatik bir yaklaşım sergiler. Aslında derdi dinleri etkisiz kılmak değil insanlardır, fikirlerdir, yaşamaktır der. Fakat bunu ne kadar hayata geçirir önemli olan odur. Dayatma var mıdır bu yaşam tarzında. Günümüzde bunun cevabını izlediği yolla ve elimize teslim ettiği örneklerle veriyor aslında. Ben buyum diyor adeta, özeleştiri bile yapıyor kimi zaman. İnançlardan besleniyor ve yeri geldiğinde onların ardına sığınsa da orijinal, esas ve hakmış gibi davranıyor. Bu dayatım özgürlüğe açılan bir yol mudur? Yoksa.

Bir ilahi düzen var bir de beşeri. Peki beşeri düzenin mimarisi tamamen beşere yani ademoğluna mı ait?

Kitlelere yani bizlere ‘nasıl genç olunur’ ile geliyor ‘kadın-erkek arasındaki ilişki ve çatışma’ ile geliyor, ‘cinsiyet ve kimlik karmaşası’ ile geliyor. Bize neyin, nasıl yapılması gerektiğini, bize sormadan öğretiyor. Ve biz de hakkımız olarak soruyoruz ‘görünmez, dokunulmaz varlık’ sen kimsin?
Bir yanda semavi dinler ve kitapları, bir yanda kendini gölgelere saklayan  dünyaya hakim olmaya ve insanları kendinden geçirmeye çalışan bir inanç. Bir ad mı koymak gerek bu gizli düzene ki bir o kadar aşikar. Illu, illummy, limonata vesaire dalga geçmek etkisiz kılmıyor gerçeği ne yazık ki. Dün firavundur bugün siyonist. Aslında ismi mühim değil ki. Bize, bizden biriymiş gibi yaklaşıyor hatta kendi sesimizle bize konuşuyor çünkü bunun tekniklerini geliştirmiş.

Sen bir bireysin ve kararlarını kendin verirsin. Ben şu inançtayım ya da şu ana kadar duyduğum inançlara mensup değilim dersin. Böyle böyle herkesin doğruları ve eğrileri oluşur. Peki bizleri bu yollara iten etken gerçekten de kendi tercihlerimiz midir yoksa ruhumuzun derinliklerine işleyen yönlendirmeler midir?

Ya buna baştan kafa yormayıp hayali, mutlu bir tablonun içerisinde yaşarız ya da biraz kendimizi gerçekleri bulmak adına iç sorgulamaya dahil ederiz. Bir şeyler bulmak için ama kaybolmak için değil.

Bu dünyada ailemiz bize en merhamet eden kimselerdir. Peki hiç tanışmadığımız ama bizi şekilendirmeye çalışan ve bize sürekli ültimatom verenlere sorgusuzca itaat etmek ne kadar bizi özgür kılar. Sırf kalabalıklar, kesin haklıdırlar diye mi. Peki asıl kimliğimiz ve karakterimiz nasıldır acaba? Bu seviyeye ulaşmak için yönlendirmelerden arınmak gerekir. Tabi bu demek değildir ki her şeyi reddet. Bu sadece bir kaçış olur. Biz bu yaşama sadece önümüze sunulanları seçmeye gelmedik. Bizler birer bireyiz ve aklediyoruz, düşünüyoruz. Sadece bir yol göstericiye ihtiyaç duyuyoruz. Yol göstericini de sorgulamak sana düşüyor. Akıl, yönlendirilmedikten sonra illa ki gerçek yolu bulur. Geriye irademizi kullanarak mücadele etmek kalıyor. Bütün mesele de bu zaten.

"Akıl olmasaydı din yaşayamazdı, din olmasaydı akıl şaşkın kalırdı."

Râgıb el-İsfahânî, ez-Zerîa ilâ mekârimi’ş-şerîa.

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. ‘Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru’ derler."

Al-i İmran Suresi, 190-191.

Sinsice yönlendirilmenin can sıkıcı örneklerini vermek istiyorum.

Herkesin izin verdiği kadar hayatına girmek.
Sınırlarını zorlamak, aşmak ve sınırsız olmak.
Ahlak yapısını ve inancını yeniden izinsiz inşaa etmek.
Yapılan bu.

Gençler ne yapar, bunu bize öğretir. Aşk hayatını, giyim tarzını, müzik ve film tarzını belirler. Hatta seçenekleri bol tutar. Öyle ya insan bu, bir elin parmakları bile bir değil. Ne yediğine ve içtiğine de karışır.

İnsanın çektiği nefes, içtiği içecek ve boğazından geçen lokma, onun yaşamına tesir eder. Bunun için yiyecek ve içecekler markalaştı. Markaları dışındakileri de insana fayda vermez hatta hasta üretici hale getirildi. Yasal olmayan uyuşturucu maddelerin de bir kısmı yasallaştırma aşamasında ya da el altından kullandırtılıyor.

Diğer bir konu; Her yerde bir kadın ve erkek tartışması oluşturulur. İki taraf hakkında haksız, övgü ve yergi demeçleri nara atar.

Cinsiyet ve kimlik karmaşası en kafa bulandıran, gereksiz yandaşlık ve haksız eleştiri yapılan konular. Bu durum, yönlendirmenin en üst seviyelerinden.

Kim nasıl tanımlar bilmem ama Hak ile Batıl’ın çizgileri tamamen ayrı ve oldukları yer belliyken ortada durmak isteyen ortada kalır ne yazık ki. Ortada durmak kendini kandırmaktır. ‘katiyen ben batıl tarafta değilim’ diyen birinin yaşamı bunu kanıtlar nitelikte olmalı. Yarayı tedavi etmek için yaraya dokun ama zevk almak için değil.

İyilik de kötülük de serbest kalmak ister. İnsan ne tarafa yönelirse aklı onun için üretim yapar ve kalbi onun sevgisi ile dolar. Kusursuzluk değil kararlı olmak insanı mücadelesinde üstün kılar. Dünya mekanında ne için varız ve ne için mücadele ediyoruz. Biz mi onun içindeyiz yoksa o mu bizim içimizde. Önemli olan bunları cevaplayıp yola çıkmak ya da yolunda emin adımlarla yürümeye devam etmektir.

Sana verilen ömründe (senin) en iyini gerçekleştirmen dileğiyle. Görüşmek üzere.


25 Mayıs 2013 Cumartesi

Akıl Kontrolü, Kumanda Edilen Robot Askerler Bölüm I ve II.


Akıl Kontrolü, Kumanda Edilen Robot Askerler Bölüm II.

 (İlerleyen bölümde kullanılan bazı fotoğraflar +18, bu konuda hassas olanların dikkatine.)

Kitleleri etki altına almak, yönlendirmek ve istihbarat için eğitilen köleler.

Pussycat Doll, bu üç kelime içerisinde tam teşekküllü bir köle taşıyor. Neden bu kelimeleri inceliyoruz. Bu kelimeler aslında seks köleleri için kullanılan anahtar kelimelerin birleşimidir.

Pussy, cat, doll.

Pussy kelimesi küçültme ifadesi olarak kullanılır. Aynı zamanda kadın cinsel organı için de kullanılır. Bazen ayırt etmesi güçtür ki ima için biçilmiş kaftan bir kelimedir.

Cat, kedi demektir. Pussycat de kedicik demektir. Akıl kontrolünde kedilerin cinsel özelliği programcı tarafından köleye aktarılır. Hatta eğitim sürecinde kedilerin tüm özellikleri ve hareketleri köleye empoze edilir. Köle kendini kedi zanneder. Onun duyarlılıklarının aynısını sergiler.

Doll ise oyuncak bebek ya da çekici, hafif akıllı kadın anlamlarında kullanılır.

Özellikle kıyafetleri cinsel dürtüyü harekete geçirir. Fakat gizlenme anında tamamen farklı bir karakterdir. Bukalemun gibi ortama uyum sağlar. Maske dahi kullanabilir. Tıpkı ‘kedi kadın’da olduğu gibi. Maske sadece yüzü gizlemek anlamında değil de kılık kıyafet değiştirme anlamındadır. Peruk, kıyafet, konuştuğu dil ya da aksan gibi. Ya çocuksu tarafını ya da yetişkin tarafını sergiler. Bu da seviye seviyedir. Yetişkin seks köleleri en üst seviyedirler. Üstün yeteneklere sahiptirler. Olaya hakim olmak ve etkin yönetme gücü hatta yeri geldiğinde çarpışma, dövüş gibi. Sadece cinselliklerini değil  aynı zamanda zekalarını da devreye sokarlar.

Konuyu alt başlıklarla inceleyelim ki konunun anlaşılması kolaylaşsın.

 Doll.
 -Maske

Maske, asıl şahsiyeti saklar. Tamamen boş bir yüzden ibarettir ya da istenilen karakter maskeye kodlanır. Programcı maskeyi, kölenin üslenmesi için zorladığı karakteri daha kolay kabullenmesi için kullanır.

Maske, kölenin bölünmüş olan karakterini temsil eder.

Grup Hepsi’nin Madame Figaro dergisine verdikleri pozlarında, gazeteden elbiseler giyiyorlar. Makyajla yüzleri ‘porselen surat’a çevrilmiş. Özellikle tek gözünü büyüteçle göstermiş.

Porselen surat, oyuncak bebek yüzüdür ve maskedir. Cansız ve yönlendirilen oyuncak bebekler gibi yönleriliyorlar. Bu durum, maskenin arkasına saklanarak istenilen her türlü kıyafeti giyip, istenilen hareketleri yaptıkları ve istenilen hale büründükleri anlamına geliyor. Öz benlikleri ile sahnedeki karakterleri tamamen ayrı.

Masonlukta Maske

Masonluk ile akıl kontrolu içiçedir. Ögretiler birer akıl kontrolüdür. Ki zaten bu sistemi oluşturan da iblistir. Etkili olması ve nefisleri ele geçirebilmesi için bu sistemi kurmuştur.

Maskeliler çünkü aldıkları roller kendi öz benliklerinin önünde. Onlara o rolü biçen de iblisin ta kensidir. Bu bir sistem ve bunun içerisine giren kurallarına göre hareket eder. Ancak hayatında kararlarını alırken iradesini kullanacak kadar güçlü ve karakterli olanlar ise inançlarına göre hareket ederler.

 Kurtlar Vadisi, tapınak şövalyeleri ayini.

 Eyes Wide Shut, ayin.


Maske takan ünlülerden birkaçı.

ELLE Style Awards, Tuğçe Kazaz, Serenay Sarıkaya.



Nurgül Yeşilçay.


 -Oyuncak Bebek

Oyuncak bebek de kölenin bölünmüş karakteridir. Kölenin birebir özlelliklerine sahip bebekler bile yapılabilir.

Hipnoz, uyuşturucu ve elektroşok ile yaşatılan travma sonrasında oyuncak bebeğe yapılan işlemi köle kendinde gerçekleşiyormuşçasına hisseder. Tıpkı vodoo’da olduğu gibi. Programcı oyuncak bebeği özellikle köleye işkence etmek için kullanır.

Çok uzaklara gitmeden kendi ülkemizden örneklendireyim.

Grup Hepsi’nin ‘yalan’ klibinde, animasyonla yapılmış oyuncak bebek hallerini görüyoruz. Gerçek halleriyle de oyuncak evin içindeler.
Gökkuşağı renklerinden oluşan odalar akıl kontrolü tetikleri; ışıklar, çiçekler, balonlar, baloncuklar ile dolu ve bir de ayna var.

 Tülin Şahin hareketsiz, cansız bir oyuncak bebek gibi.

 Kendi’nin de oyuncak bebek programına maruz kaldığı fotoğraflarla yansıtılmış.

 Kerli, kıyafeti, büstiyeri, çarpı şeklindeki parlak bantlarla ve aksesuarlarla oyuncak bebek karakterini ve seks kölesi olduğunu tamamen dışavurmuş.

Jessica Alba’nın oyuncak bebek kişilikleri. Bu pozlar dışındaki pozlarında da birbirinden farklı ruh hallerine sahip kişiliklerini gösteriyor. Kimi sinirli, korkmuş kimi de kendinden emin ve korkusuz. Bu pozlar, ona uygulanan programlar sonrasında oluşan karakterlerini yansıtıyor.

Aynı biçimde Avril Lavigne’nin de oyuncak bebek kişilikleri.

Perukların ikisi de sarı renk olmasına karşın tamamen birbirinden farklı kişilikler. İlk fotoğrafta donuk, kısa saçlı ve yakut renginde ayakkabılar giymiş. İkincisinde ise saçları uzun ve dağınık. Aynı zamanda elindeki bebeği yakarak eziyet gördüğünü ve intihar eğilimli olduğunu göstermiş.

Son olarak the pussycat dolls tam da konunun örneği. Amerikan gösteri kızları topluluğu denebilir. Oyuncak bebek kıyafetlerini, iç çamaşırla birleştirerek tam da istenilen karaktere bürünüyorlar. Bilinen üyeler dışında the pussycat dolls’a porno sektöründe alenen yer alan ünlüler de mevcut. Carmen Electra, Pamela Anderson ve Paris Hilton gibi. Zaten yaptıkları gösterilerle ve danslarla şehvetle vücutlarını sergiliyorlar.


-Manken

 Manken kelimesinin İngilizcesi ‘mannequin’dir. Mannequin, kelime olarak ‘man a kind’ı çağrıştırıyor. Yani adam ya da insan gibi olan.

Cansız mankenler, yapay insanlardır. Görüntüleri neredeyse birebir insana benzer. Bu sebeple akıl kontrolünde kölelere onların özellikleri işlenir yani cansız, hissis, düşünemez olmaları.

Cansız mankene bürünenler, tüm insani özelliklerden sıyrılması empoze edilmiş kölelerdir. Yine bu yüzden podyumda kıyafet sergileyenlere manken denir. Podyumda kıyafeti taşıyan değil kıyafet önemlidir. Bu da, akıl kontrolünün en büyük şubesi olan modanın insanları nasıl da değersiz hale getirdiğini açıkca gösteriyor.

Megan Fox, tıpatıp benzeri mankenle poz veriyor. Videosunda bile hareket etmezse gerçekten de cansız mankenden ayırt edilebilir bir yanı yok. Resmen kanı donmuş gibi. Programlanmış bir köle olduğu çok açık.

Daha önce paylaştığım cansız manken pozlarına da bakabilirsiniz. Orada da aynı durum mevcut.

 Pussy cat.

Kedi kadın’ı inceleyerek örneklendireyim.

Kölenin sıkıntılı bir hayatı var çünkü bu sürecin sonunda bambaşka bir dünyaya şahit olacak. Kölenin o dünyaya şahit olduktan sonrasında yaşadıkları; sır, ölüm, travma.

Sır, sırra erişmeyen insanların direkt olarak içine düşmediği bir dünya. Ölüm, eski hayatının sona ermesiyle yeni kurallara adım atmak.

Programcı tarafından oluşturulan oyuncak ev ve odaları, kölenin aklının içini ve bölümlerini yansıtır. Oyuncak evde yapılan tasarım aslında kölenin aklının tasarımıdır. Sonrasında aklındaki kırılmayla oluşan karakter, seks kölesi kedi karakteri. Köle aracılığıyla kitlelere yansıtılan kedi tavırları.

1992 Batman Returns, Kedi Kadın;

 Yunan kökenli Selina isminin anlami ‘ay’. Ayın tesirinde olan bir kadın.

Selina Kyle, Gotham şehrinde yaşayan, kendi halinde ve çekingen biridir. Shreck’de sekreterlik yaparken patronunun Gotham’ın elektiriğini çalarak enerji istasyonu inşa edeceğini öğrenir. Bunu ağzından kaçıran Selina’yı patronu binadan aşağı atar ve Selina için bambaşka bir hayat başlar.

Düştüğünde kediler yanına geliyor ve izleyiciye yansıtılmayan bir ayinle ruh, onun ölü bedenine giriyor. Elindeki ve başındaki kanla, şeytan için dökülen kanı gösteriyorlar. Bu ölümle Selina artık geri planda kalıyor ve bedenine sahip olan ruh ise yeni bir hayat sürmeye başlıyor.

Gözleri aralık ve gözleri yukarıda. Ruhu çıktı yani ölümü gerçekleşti. Bedeni ruhsuz ve ona sahip olmak isteyen ruh orada.

Filmde bu şekilde gösteriliyor aslında gerçekten ölmüyor, bir anlık yaşam belirtisi göstermiyor ve gerçek manada ruhu çıkmıyor sadece geri plana atılıyor. Cin yönetimi ele alıyor.

Ruh onun bedeninde canlanıyor. Ruh, şeytan veya şeytani cin. Cinlere ve şeytanlara ruh olarak da hitap edilmesinin sebebi metafizik alemde bizim göremediğimiz bir yapıya sahip olmalarından kaynaklanıyor.

 Evine geliyor ve eski hayatının istemediği bir hayat olduğunu görüyor. Gidip buzdolabından süt alıyor ve içiyor. Özellikle kedi kadın olduğu için süt içiyor.

 Evin diğer odasına giriyor. Oyuncak evi talan ediyor. Aslında o ev, onun dünyası ve kendi dünyasını talan etmiş oluyor.

Dolabındaki deri ceketten kendine eldiven ve kedi kadın kostümü dikiyor. İki karakterin birleşimini görüyoruz. Selina ve siyah eldivenli kedi kadın.

Duvarda ışıklı harflerle “hello there” yazıyor. Bu yazının ‘o’ ve ‘t’ harflerini kırıyor. “hell here” yani cehennem burada yazıyor artık.

Dikiş aparatlarından da kendine kedi tırnağı yapıyor. Artık kan dökmeye başlıyor.

Çalıştığı yere gidiyor. Shreck’in logosunun kedi olması da bir kod. Kıyafetindeki dikişlerle de beyninin ve vücudunun deneylerden geçtiğini tabiri caizse kesilip biçildiği ima ediliyor.

Masonik zemin üzerinde cansız mankenlerin yani karakterlerinin arasında. Aktif olan kişiliği ise seks kölesi kedi karakteri.

Kedilerin tüm hareketleri köleye işlenir. İşte filmde de bu gösteriliyor. Kedi kumunun içinde.


Tavırları tıpkı kedi gibi.

 Değişim yaşadıktan sonraki hali.

Kediler gibi dokuz canı varmış gibi gösteriliyor.


2004 Kedi Kadın;

Patience Phillips.

Eski Mısır’da Kediler.

Kedi kadın.

Mau kedisi Patience’ı kedi kadınlığı hak edip etmeyeceğini öğrenmek için sınıyor. Şeytani cin, kedi kadını ele geçirmeden önce mau kedisi şeklinde.
 

Patience, hayatını tehlikeye atarak kediyi kurtarmak için çıktığı güneş şeklindeki pencerede çarmıha gerilmiş bir vaziyette duruyor.

 Daha sonra çalıştığı yere gittiğinde markanın ürünü olan kremin insan sağlığına zarar verdiğini öğreniyor ve kendini belli ettiği için ölüm emrini veriyorlar. Kaçtığında korkuya kapılıp atıkların kanalına giriyor. Onu öldürmek isteyen adamlar atıkları boşaltıyorlar ve Patience aşağı düşüyor ve boğularak ölüyor.

 Kedinin bedenindeki şeytani ruh onun bedenine giriyor.

Gözlerinde değişim gerçekleşiyor.

 Evine dönüyor ve camda yansımasını görüyor ve şaşkın bir ifadeyle kendine bakıyor. Sabah olduğunda ise geceyi hatırlamıyor bile.

 Kedinin sahibine aslında bilmeden programcısına gidiyor. Ev, oyuncak ev tarzında ve etraftan soyutlanmış olduğundan ilgi çekiyor.

Programcı: Gece yarısı. Eve daha önce hiç yabancı getirmezdin.”

Patience’a anlatıyor; “Programcı: Mısır Mau’su. En ender tür. Tapınak kedileri. Mau’ların gizemli güçleri olduğu söylenir. Patience: Ortadan kaybolmak gibi mi? Programcı: Pek çok şeyin yanısıra.”

Programcı, tasarlanan davranış biçimlerini köleye dayatır. İşte bu karede olduğu gibi kedi otuna karşı hassas tıpkı kediler gibi.

Abartılı bir şekilde bir sürü balık yiyor.

Ve mücevher programlaması. Kölelenin hangi aşamada olduğu mücevherle de anlaşılır. Ametist, yakut, zümrüt gibi. Mücevher aynı zamanda kölenin geçirdiği bu zorlu sürecin ödüllendirmesidir. Metaller de aynı şekilde kullanılır. Özellikle çocuklarda bronz, gümüş, altın ile ödüllendirmek ve seviyelendirmek gibi. Yetişkinliğe erimiş ve en yüksek seviyedeki kölenin mücevheri elmas, pırlantadır.



 Saçını kesiyor. Güçlü bir karaktere sahip olduğunu kendine göstemek için bunu dışa vuruyor. Ve seks kölesi aynı zamanda yönetici kişiliğini belli etmek için de saçlarını ara ara sarıya boyuyor.

Bu değişimler hem kölenin iç dünyasını dışa yansıtır hem de diğer kişileri etkiler. Görünüşüyle sahip olduğu özelliklerini normal insanlara kodlamış olur. Zaten bu kölelerin oluşturulmasının amacı da budur. Kitleler için birer rol model. Yetiştirilen köle kitlelere sevdirilir ve o kitlelerde kölenin davranışları canlanır. Bir taşla milyonlarca kuş misali.

İnsanlar kendine özgü değil de, davranışları kodlanmış köleler olarak hem mutluluk hem de bunalım arasında gidip gelirler. Yönlendirildiklerinden de bihaber yaşar hale gelirler. Sonuç olarak da geldiler.

Yeteneklerini ilk kez sergilediği yer. Gece çaldığı pırlantaları hatırlamıyor.

Yukarıda da bahsettiğim gibi pırlanta, kedi kadının en üst seviyede olduğunu ve üstün yeteneklere sahip olduğunu gösteriyor.

---

Her zaman filmlerde olduğu gibi baş rol internetten araştırma yapıyor. Aslında bununla da, internetten gerçeklerin öğrenilebileceğini göstermiş oluyorlar.


Cadılar.

Şeytanlar.

Kedi kadınlar.




Arama: kediler, kadınlar… Kedi Sever Kadınlar Kulübü… tarihte kediler…Kedi tarikatlari…Şeytani Kediler…Cadılar…ŞEYTANLAR Eski Mısır’da Kediler…Yüce Bast, Mutluluk ve Bereket Tanrıçası…1940’ta getirilen Mısır Mau’su…” Patience: Gece yarısı.”

Tekrar programcısına gittiğinde, programcısı ona başına gelenin ne olduğunu anlatıyor.

Programcı: Geri geleceğini biliyordum. Hazır olduğunda. Tanrıça Bast. Mau’lar Bast için kutsaldır. Onun elçileridir. Patience: Bunu sen mi yazdın? Programcı: 20 yıl boyunca profesörlük yaptım. Ta ki bana kadro verilmeyene kadar. Erkek akademisyenler. Bast nadir bir tanrıçadır. Ay ve güneş tanrıçası. Tüm kadınlardaki ikiliği temsil eder. Uysal ama saldırgan. Şefkatli ama yırtıcı. Patience: Bunların benimle ne ilgisi var? Programcı: Geçen gece ne oldu? Patience: Hatırlamıyorum. Programcı: Anlatmamı ister misin? Patience: Evet. Programcı: Öldün. Patience: Ne? Ölmedim. Patience: Bana baksana, buradayım! Programcı: Öldün. Ama yeniden doğdun. Patience: Delisin sen. Kedi delisi bir kadınsın. Programcı: Gece yarısı kaderini biliyordu. Bu yüzden seni sınadı. Sana vereceği bir armağana layık olup olmadığını görmek için. Öyle bir armağan ki hayatını değiştirecekti. Sana yenisini verecekti. Yalnız değilsin çocuğum. Daha önce de kurtardıkları oldu. Bak.”




İlk kedi kadın karakterini canlandıran Michelle Pfeiffer’ın fotoğrafı da orada. Bu, gerçekten de Michelle Pfeiffer’ın o karaktere sahip olduğunu ‘anlamak isteyen için’ durumu kanıtlıyor.

Programcı: Kedi kadınlar toplumun kurallarına bağlı değildir. Kendi arzularını takip ederler. Bu bir nimet ve lanettir. Çoğu zaman yalnız olup yanlış anlaşılacaksın. Ama diğer kadınların asla bilemeyeceği bir özgürlük yaşayacaksın. Sen bir kedi kadınsın.”

 ” Programcı: Her görüntü, her koku, her ses daha yoğun olacak. Vahşi bir bağımsızlık, eksiksiz bir güven. İnsandışı refleksler. Patience: Artık Patience değil miyim? Programcı: Patience’sın. Ve Kedikadın’sın. Bunu kabul etmelisin, çocuğum. Ömrünü kafeste geçirdin. Kim olduğunu ve ne olduğunu kabul ederek özgür olabilirsin. Ve özgürlük, güç demektir.”

Programcının arkasındaki çerçevelerde kelebekler ve kölenin travma geçirdiğini gösteren bir çizim var.

Seks kölesi kedi karakteri sadece bu filmlerin içine sıkışıp kalmıyor ki, iki film aracılığıyla bu karakter kitlelere empoze ediliyor.

Kedi karakterine sahip olan sanatçıların bu karakterlerinin kitlelere yansıtılması.

Ünlülerin nasıl plan ve program içerisinde yükselip ilerlediklerini anlamak için akıl kontrolünün varlığından haberdar olmak gerekir. Sadece ünlüler köle değil elbette. Göz önünde olanların gidişatından toplumun gidişatını çözebiliriz. Çünkü onlar toplumun dinini ve ahlakını, iblisin dinine ve ahlakına dönüşmesinde kullanılan etkili birer silah.

Nicole Scherzinger.

Nicole, klipte bir ajan ve casus. Hem açık hem de gizli olarak görev yapan yetiştirilmiş bir köle.
Biri halkın kahramanı iken diğeri azılı bir suçlu. Halbuki iki karakter de aynı amaç doğrultusunda görev başında.

 Desteklenen bir kahraman hatta medya tarafından sevdirilen bir lider.


 Diğeri ise izlenen politikaya göre görevlendirilen bir casus.

 İkisi de her anlamda ele geçirilmiş köle. Gizli olarak halkın arasına sızan Nicole kedi kadın kostümü giyiyor.

 Kahraman olarak lanse edilen köle.

 Suçlu olarak lanse edilen köle.

 Arabası yani programcısı onu görevine göre şekillendiriyor. Klasik arabayı süren Nicole, halkın beğenisi kazanan biri. Yakın mesafeden gitmesi ona zarar vermez.

Motosiklet kullanan Nicole da bir suçlu ve gerektiği anda ortadan kaybolması söz konusu. Duruma göre de manevralar yapmasını sağlayacak meziyetleri olmalı. Bu yüzden motosiklet kullanıyor.

Francisco Lachowski.

Bu kadar kızın arasına bir de erkek örnek vereyim. Sadece kadınlar cinsel köle değil elbette erkekler de aynı şekilde. Hele de günümüzde bunu sezmek pek de zor olmasa gerek.

 Son zamanlarda pek meşhur olan Francisco, birinci fotoğrafta maske takmış. Sakladığı bir kimliği var. İkinci fotoğrafta omuzundaki askıda mavi kuşlar var. Önceki yazılarımda ve youtube videolarımda da bahsettiğim gibi mavi kuş, CIA’in akıl kontrolü projesi BLUEBIRD’ü temsil eder.

Bölünen karakterlerini gösteren ilk fotoğrafta, siyah deri kıyafet giymiş ve vahşi bir tavır takınmış.

Diğer iki fotoğrafta da, erkek cinsel organını temsil eden objelerle poz vererek seks kölesi olduğu yansıtılmış.

Christina Aguilera.


Christina’nın karakterlerini açıp kapattığı gösteriliyor. Bunu, programcısının ona verdiği komutlarla yapıyor.

 Kendi başına olmadığını, yine ona komut veren programcısı olduğunu ve onun aracılığıyla bunu gerçekleştirdiğini hemen yan tarafındaki robotla gösteriyorlar.


Çizimdeki aynı pozu veriyor. Maskeli haliyle kedi kadın filmdeki gibi görünüyor.

“I’m not myself tonight” klibinde de yine seks kölesi kedi karakterini sergiliyor.

Tek gözünü belirtmiş. Sembolizm de olması gerek tabii ki.

Parlak kıyafet giyiyor. Bu, üst seviye kedi karakteri olduğunu gösterir. İlerleyen sahnelerde de kedi karakterini sergiliyor. Kendini sunuyor ve süt içiyor.

Rihanna.

Kedi karakterini Rihanna ile bitireyim. Sanatçı ve magazincilerin seks kölesi olduğunu, içiçe ve işbirliği içerisinde olduklarını anlatan bir klip.

-Monarşi Kelebeği.

Kelebek, ruhu temsil eder. Tırtıl başkalaşım sürecinden sonra muhteşem bir görünüme sahip olur. Bu iki varlığın bir araya gelmesi gibi bu da tek bir yapıda gerçekleşiyor. Zaten insanın bir ruhu ve bir bedeni vardır. Bir ruhtan başkası bir bedene fazla gelir. Direksiyon kimin eline geçerse o arabayı istediği yolda istediği yöne sürer. Kişilik bölünmelerinde de eğer insanın kendi dışındaki varlık baskın gelirse o varlık direksiyondadır demektir.

İnsan ve cin birlikte, tek başlarına yapamayacaklarını yaparlar. Akıl kontrolünde de yapılan budur. Travma, elektroşok, hipnoz, uyuşturucularla bir köle tırtıl gibiyken kozadan çıktıktan sonra farklı bir karaktere sahip olur. Bu karakterde baskın ama görünmeden yönlendiren cindir. Akıl kontrolüyle yaşatılan bu değişim kötü emellere alet olur. En önemli olan irade insanın elinden alınır. Yine dediğim gibi bu art niyetli düzende insan kemale erip olgunlaşmış gibi görünürken, yapmasını istedikleri onu doğru olmayan yolda yitirip, soldurur.

Naz Elmas.

 Naz, ilk fotoğrafta mantarın üzerinde oturuyor ve kelebeğe baygın bir bakışla bakıyor. Mantar, uyuşturucuyu temsil eder. Tam da anlatılmak istenen bu, travma, hipnoz ve uyuşturucu ile yaşatılan değişim.

İkinci fotoğrafta şişenin içinde bir peri, cin. Çıkartılmak üzere orada bekleyen bölünmüş kişiliği.

 Akıl kontrolü ile uygulanan masal karakterleri, sindrella ve uyuyan güzel kişilikleri.

Nil Karaibrahimgil.

 Tek göz sembolizmi. Onlar tarafından izleniyor. Bölünen karakterini temsil eden çizilmiş kelebek kanatları.

Sonuç  Olarak

İblisin dolayısıyla siyonizmin, illuminatinin, masonların oluşturduğu düzendeki medya sektöründe her şey bir anlam ifade eder. Objelerle, kodlarla ve kurguyla hem kendilerini anlatırlar hem de bunu halka empoze ederler.

Anlattığım konular da buna örnektir. Oyuncak bebek ve kedi karakteri programlarıyla erkek ve kadınları seks kölesi yapıyorlar.

Nasıl Nicole klibinde casus olduğunda kedi kadın kostümü giyiyorsa bu objeleri ve kodları kullanan sektördeki ünlüler de aynı şekilde halkı yönlendiren ve halkın arasına sızan casuslardır. Zaten yönlendirme için silah gibi kullanılanlar en çok siyasetçiler ve ünlülerdir.